2017-2018 OSMANİYE TEMSİLCİLER KURULU TOPLANTIMIZ 3

2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı Toprakkale-Hasanbeyli Temsilciler Kurulu İstişare Toplantısı Yapıldı.
Toprakkale-Hasanbeyli ilçelermizdeki okul ve kurumlarda görev yapan iş yeri temsilcilerimiz ve üyelerimizle 2017-2018 eğitim öğretim yılı açılışı temsilciler kurulu istişare toplantısı,  6 Aralık 2017 saat 19.00'da  yapıldı. 


İstişare toplantımıza;

Toprakkale-Hasanbeyli ilçelermizdeki okul ve kurumlarda görev yapan iş yeri temsilcilerimiz ve üyelerimiz,

Hasanbeyli İlçe Başkanımız Cüneyt MİNİK ve yönetim kurulu üyeleri,


Toprakkale İlçe Başkanımız Hamza KILIÇ ve yönetim kurulu üyeleri,


Türk Eğitim Sen Osmaniye Şube Başkan Yardımcımız ve Kadirli İlçe Başkanımız Halim HALLAÇ,

Şube Tekilatlandırma İşleri Başkan Yardımcımız Tahsin ŞENTUT,



Şube Mevzuat ve Hukuk İşleri Başkan Yardımcımız Cİhat KARAKUŞ,


Toplantının açılış konuşmasını Şube Teşkilatlandırma İşleri Başkan Yardımcımız Tahsin ŞENTUT yapmış Hasanbeyli İlçe Başkanımız Cüneyt MİNİK ve Toprakkale İlçe Başkanımız Hamza KILIÇ'ın selamlama konuşmalarından sonra Şube Başkanımız Ahmet KANDEMİR., aşgıdaki konuşmayı yapmışlardır.


"Değerli büyüklerim, aziz dava arkadaşlarım, muhterem hanımefendiler ve beyefendiler;

 

Cesur yürekli üyelerimiz ve cesur yürekli Toprakkale ilçe başkanımız Hamza KILIÇ ve Hasanbeyli İlçe başkanımız Cüneyt MİNİK, KAdirli İLçe Başknımız Halim HALLAÇ, Toprakkale ve Hasanbeyli İlçeleri istişare toplantımıza hoş geldiniz, şeref verdiniz.


Türkiye Kamu Sen; memurluğun 57. Alay' ı, Nusret Mayın Gemisi'dir. Türkiye Kamu Sen sadece sendikal örgütlenme değil her şeyden önce bir şeref hareketidir. Türkiye Kamu Sen; gönüllerde alev alev yanan, volkan volkan devrilen, bayrak bayrak dalgalanan bir sevdadır. Hakkâri' de, Kars' ta ne dediyse Edirne' de, Artvin' de onu söyler. Türkiye Kamu Sen küçülmeden büyüyenlerin sendikasıdır. Sevdamız Türkiye, kavgamız ise ekmektir. Türkiye Kamu-Sen, Türkiye dir!

Türk Eğitim Sen ise Türkiye Kamu Sen'in amiral gemisidir.


Savaşa düğün hevesi ile gidenlerin, geri dönmeyi hiç düşünmeyenlerin, namusu, şerefi ve haysiyeti için al bayrağı kefen bilenlerin, vatan ve millet uğruna toprağa gözünü kırpmadan düşenlerin, bayrak gönderden inmesin diye kendini siper edenlerin adresidir Türk Eğitim Sen.

Bu çatı altında, Menfaatleri ve korkuları için mevzi alanlara inat, Milli değerleri ve ülkesi adına dik duruş sergileyerek beraber yürüdüğümüz her insanın elinden öpmek bizim işin bir şereftir.

Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, bu devlet var oldukça, sizin gibi kendisini davasına adamış kahramanlar oldukça, Türk Eğitim Sen de var olacaktır.

Üzülme Der Mevlana. Ve Devam Eder;  "Kaybettiğin Her şey Bir Gün Başka Surette Geri Döner" Bir yandan korkun, bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun; der.


Tek kanatla uçulmaz zaten. Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil kilimin tozunu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle kirini, tozunu alır, niye kederlenirsin? Taş taşlıktan geçmedikçe, parmaklara yüzük olamaz. Yüzük olmayı dileyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır" der Mevlana;


Biz Yandık ama Türk Eğitim-Sen olarak

Güç istedik ve Allah, bizi güçlü yapmak için karşımıza zorluklar çıkardı, .

Bilgi istedik ve Allah bize çözmemiz için sorunlar verdi,

Zenginlik istedik ve Allah çalışmak için bize azim verdi.

Cesaret istedik ve Allah üstesinden gelmemiz için bize tehlike verdi.

Sevgi istedik ve Allah yardım etmemiz için sorunlu insanlar verdi.

İyilik istedik ve Allah bize fırsatlar verdi.

İstediğimiz hiçbir şeyi elde etmedik. İhtiyacımız olan her şeyi elde ettik. Allah'ın izniyle elde etmeye de devam edeceğiz.


Siz sustunuz. Onlar korktunuz sandı. 

Siz beklediniz. Onlar sindiniz sandı. 

Siz sabrettiniz. Onlar bittiniz sandı.

Korkmadık, sinmedik, bitmedik.

Bunu Anlayamadılar.

Bilmiyorlar ki, her Firavun'un bir Musa'sı,  her Nemrut'un bir İbrahim'i vardı.

Bilmiyorlar ki, "Sayılmayız parmak ile, Tükenmeyiz kırmak ile, Dışımızdan bakmak ile Anlayamaz kimse bizi"

Anlayamazlar, Çünkü bu sadece ve sadece bir sendikacılık ve hak arama mücadelesi değildir bu büyük bir davanın vatan ve millet sevdası olanların mücadelesidir.

Bu mücadelemizde; bizlere destek olan, emeği geçen tüm Gönüldaşlarımızdan Allah razı olsun.


Bizler kutlu vatan, millet ve bayrak davamızda haksızlık karşısında sıra dağlar gibi durduğumuz için başarılı olacağız. Çünkü inanmış insanlar bizimledir, doğru insanlar bizimledir, makam ve mevki beklemeyen cesur yürekler bizimledir.

Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Hâlbuki biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa, hakikat susmayacak. Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Hâlbuki bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar. Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar. Tarihin azabından kurtulsalar, Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar.


Sizler buraya memurları toplu sözleşme masasında satarak, yüzüstü bırakıp kaçanların, memurun iş güvencesini elinden almaya çalışanların, kamu çalışanlarını bir tarafa atıp, sendikacılık yaptığını sananların, ayrımcıların, bölücülerin, zalimlerin Musa'sı, İbrahim'i olmaya geldiniz. Allah hepinizden razı olsun!

Biz "Yetkiniz" ama "Yetkili" değiliz. Bunun sorumlusu da menfaati için mevzi alan eğitim çalışanlarıdır. İnşallah önümüzdeki günlerde Milli Şairimizin dediği gibi "Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın." Yetkili olup ülkeyi buradaki kadrolar yönetmeye talip olacağız.

Tarihimizde Sakarya çok önemli bir kilometre taşıdır. Türk Kurtuluş Savaşının dönüm noktası sayılan Sakarya'nın son savunma hattı üzerindeki tepe ise Dua Tepe'dir. Dua Tepe 238 yıllık bir geri çekilmenin son noktasıdır.

Ulu Önder Atatürk'ün "Üzerinde bir tek Türk Askerinin, güneşin altında elinde bayrakla ayakta durduğunu gördüm. İşte o an Türk'ün makûs talihinin değiştiğini hissettim." Dediği tepe Dua Tepe dir.


38'inci Alayın Sancağı 10 Eylül 1921 tarihinde Dua Tepe'de dalgalanırken Türk'ün makûs talihi de yenilmiştir. Bugün yenip yenmemek bizim elinizdedir.

Bu gün Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu Ulu Önder Atatürk'ün "Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş,..." diye devam eden Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi özetlemektedir. 


Ulu Önder Atatürk olabilecek tehditlere karşı Türk Milletini bilinçlendirmek için bu sözleri söylemiştir. Yakın tarihte yaşadıklarımız bunun en büyük örneğidir. O nedenle görevimiz Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Kıymetli dava arkadaşlarım,

Bize düşen görev Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "Mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır." demektir.

Üstad Mehmet Akif'in; "Arkadaş! Yurdumu alçaklara uğratma sakın;  Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın." dizelerindeki emri yerine getirerek gövdemizi siper etmektir.

Sendikacılık tüm yollar kapandığında yol açmaktır. Yardımlaşmaktır acıyı ve sevgiyi paylaşmaktır. Herkesin sustuğunda bile hak aramaktır. Kimsesizin kimsesi olmaktır. Çaresizin çaresi olmaktır. Dert dinlemektir.


Bugün bizi anlayanların sayısı az olsa da biz umudumuzu kaybetmeden, varlık gayemize uygun olarak mücadele etmeye devam edeceğiz.  Sonbahar bize göre değil, kuruyan sararan bir yaprak olmadık, hiç bir rüzgâr bize yön tayin edemedi. Sabırla ve azimle yürüyüşümüz devam ediyor. Bize inanan, bizimle yürüyen yiğitlere var, onlara selam olsun.

Bu yolumuzda hedefimiz;

Sadakatte, Hz. Ebubekir'le yarışmak,

Adalette, Hz. Ömer'i örnek almak,

Edepte Hz. Osman'ın izinden gitmek,

İlimde ve cesarette Hz. Ali'yi örnek almaktır.

Ahlaksızlığı ahlak, şerefsizliği şeref, erdemsizliği erdem, namussuzluğu namus, arsızlığı ar yapanlara inat, Adam olmayı becerememiş gurursuzlara, İnsanlıktan nasibini almamış çulsuzlara inat, Tarlasını her zaman yağmurun yağdığı yere taşıyanlara, Kul hakkı yiyen haramzadelere inat, kariyeri ve liyakati yok sayanlara inat, İnsan doğup da insan kalamayanlara, hak yerine menfaati koyanlara, kendi olarak kalmayı başaramayanlara inat; Kimsesizin kimsesi, Çaresizin çaresi, Mazlumun sesi olmak için "Haksızlığın karşısında ELİF gibi dik, hakkın yanında VAV gibi mütevazıyız." Ve Her daim milletimizin ve eğitim çalışanlarının emrindeyiz.

"İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal." Bizimkisi bu mana, biri desin "Allah razı olsun" o bize hem rütbe olur, hem de mal.

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün  "Mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır." Sözü üzerine, varlığımız Türk varlığına armağan olsun. Ne Mutlu Türküm Diyene, Ne Mutlu Bizimle Yürüyenlere?"

Konuşmaların ardından istşareler yapılarak toplantıya son verilmiştir.



07.12.2017 15:00
YORUMLAR
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.