2019-2020 Osmaniye Kamu-Sen Duyurusu 1

12 Kasım 2019 SALI günü (yarın) saat 12.30'da AVM karşısı PTT önünde toplanarak "BU BÜTÇE MEMURUN BÜTÇESİ DEGİL" diye haykıracagız.


Memura reva görülen "SEFALET BÜTÇESİNİ" protesto etmek ve "MEMUR UNUTULMASIN "demek üzere, kamu çalışanlarının sesi olmak adına 12 Kasım 2019 Salı (yarın) günü TÜRKİYE KAMU SEN olarak ülke genelinde "Türkiye Sevdamız Ekmek İçin Kavgamız" diyerek bir kez daha alanlara iniyoruz.

Türkiye Kamu-Sen Osmaniye İl Temsilciliği olarak ; 12 Kasım 2019 SALI günü (yarın) saat 12.30'da AVM karşısı PTT önünde toplanarak "BU BÜTÇE MEMURUN BÜTÇESİ DEGİL" diye haykıracagımız basın açıklamasının ardından PTT'den;
Cumhurbaşkanı R.Tayyip ERDOĞAN'a,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat OKTAY'a,
MHP grup Başkanvekili Sakarya Mv. Levent BÜLBÜL'e,
AKP Grup Başkanı Naci BOSTANCI'ya,
CHP Grup Başkanvekili Engin ÖZKOÇ'a,
İP Grup Başkanı Orhan ÇAKIRLAR'a
mektup gönderimi eylemi yapılacaktır.

Türkiye Kamu-Sen Osmaniye İl Temsilciliği olarak ; 12 Kasım 2019 SALI günü (yarın) saat 12.30'da AVM karşısı PTT önünde toplanarak "BU BÜTÇE MEMURUN BÜTÇESİ DEGİL" diye haykıracagımız basın açıklamamıza Memuru yoksulluğa mahkum eden sefalet bütçesine "HAYIR"! diyen bütün kamu çalışanlarını kitlesel basın açıklamamıza davet ediyoruz.

Bilinmelidir ki; MEYDANLARA ANCAK YÜREĞİ YETENLER İNER....

Türkiye Kamu- Sen bir kez daha " MEMURUN SESİ" olacaktır.
Yaşasın hak mücadelemiz! Yaşasin KAMU- SEN!


Basın açıklamsı metnimiz;

BU BÜTÇE MEMURUN BÜTÇESİ DEGİL

Basın toplantımıza iştirak ederek, bizleri yalnız bırakmayan kamu çalışanlarına ve siz kıymetli basın mensuplarına teşekkür ediyorum.

Değerli basın mensupları;

Sosyal devlet olma ilkesini hiçe sayan, toplumumuzun büyük bir kesimini göz ardı ederek, çalışanlardan alınacak vergilere bel bağlayan 2020 bütçesi, “memurun bütçesi değildir.”

Bu bütçeyle 2020 yılının, başta kamuda çalışanlar olmak üzere, tüm vatandaşlarımız için geçmiş yıllardan daha da zor geçeceği ortaya çıkmıştır.


Hepimizin bildiği gibi bütçe, Devletin gelirlerinin ve bu gelirlerin nerelere dağıtılacağının belgesidir.


Biz bu bütçede, gelirlerin kamu çalışanlarından kesilen vergilerle elde edileceğini ama gelirin paylaşımında memurun adının dahi olmadığını görüyoruz.


Önümüzdeki sene için memur ve emekli maaşlarına %4+4 zam yapılması kararlaştırıldı.

Bunun anlamı bütün bir yıl için iki taksitte toplam %8,2 yani ortalama memur maşına 329 lira, en düşük memur maaşına 247 lira zam demek.

Hâlbuki daha geçen yıl 4 kişilik bir ailenin zorunlu harcamaları 1032 lira zamlanmıştı.

Verilmesi öngörülen zam, harcamalar karşısında devede kulak bile kalmıyor.  

2002 yılından beri vatandaşlarımızdan toplanan vergiler 10,4 kat artarken memur maaşları ancak 7,5 kat arttı.

Yani maaşlardan yapılan kesintiler, maaş zammını aştı.

Milli gelir büyüyor diyoruz.

Milli gelirdeki artıştan dar gelirli ve ücretliler hak ettiği payı alamıyor.

Memurun, emeklinin pastaya eklediği pay büyüdü ama pastadan aldığı pay küçüldü.  

Maaşların döviz, altın ve diğer yatırım araçları karşısındaki hali ortada.

Bütün yatırım araçları karşısında alım gücümüz düşüyor.  

Son bir yıl içinde gıda fiyatlarındaki resmi ortalama enflasyon %25,25 oldu.

Doğalgaza %28, elektriğe, kılık kıyafete %18, okul masraflarına %13, kiraya %12, gazeteye %28, dergiye %50, ekmeğe bile %15 zam geldi.

TÜİK son 12 aylık enflasyonun %8,5 olduğunu iddia ede dursun, 2019 yılının 10 aylık enflasyonu %10,6 oldu.

Ama memura bu sene için yapılan toplam zam enflasyon farkı da dahil %10,26; yani maaşlar şimdiden erimiş durumda.

Önümüzde enflasyonun, ısınma, elektrik, gıda harcamalarının en fazla artacağı kasım ve aralık enflasyonu var.

Onlar da eklenince memur ve emekli maaşlarının iyiden iyiye eridiği daha net biçimde ortaya çıkacak.

Maliye Bakanlığı bile TÜİK’in açıkladığı enflasyona itibar etmiyor olacak ki, yeniden değerleme oranlarının %22,58 artacağını söylüyor.

Yani bir bakıma resmi rakamlar birbiriyle çelişiyor, TÜİK’in enflasyonu cebimize yansıyan zamları görmüyor.

Zaten vergiler her şekilde memurun, emeklinin belini büküyor.

Yaptığımız her kuruş harcamadan %25 ile %45 arasında vergi kesiliyor.

Yani verirken cimri alırken acımasız davranılıyor.

Ama iş maaşlara zam yapmaya geldiğinde bir hedef enflasyondur tutturuluyor.

Hayaller karın doyurmuyor.  

Elbette enflasyon hedeflemesi yapılsın ama gerçekler de göz ardı edilmesin.

Maaşlar iktidarın pembe hayallerine göre, vergiler ve zamlar acı gerçeklere göre belirlenmesin.

Kaşıkla verilip kepçeyle alınmasın.

Bir toplu sözleşme dönemi yaşadık: evlere şenlik.

Tek bir konu dahi tartışılıp karara bağlanmadı.

Memurlar adına tek bir kazanıma dahi imza atılmadı.

20 milyon vatandaşımızın hayalleri, umutları yıkıldı, gitti.

Bu hangi vicdana sığar?

İki yıl; aileleriyle bir araya gelmeyi bekleyen milyonların, 

Kadro bekleyen yüz binlerce sözleşmelinin,

Bayramlarda ikramiye hayali kuranların, 

Mülakata takılmadan adil bir yükselme sistemi içinde terfi etmeyi umut edenlerin, 

Vergi dilimine girdiği için kuş kadar maaş zammını da vergi dilimine kurban eden çalışanın, 

İki yıldır 3600 ek gösterge konusunda verilen sözlerin tutulmasını bekleyenlerin,

Hak ettiğini almayı umut eden yardımcı hizmetler sınıfı çalışanlarının dünyalarını karartmak reva mıdır?

Bu insanlarımıza “kusura bakmayın, bu sene hiçbir şey olmadı, şimdi git 2 sene sonra gel” demek hangi adalet anlayışıyla izah edilebilir.  

Külfeti sürekli birileri yüklenirken sefayı başkalarının sürdüğü bir yerde huzur olur mu? Bütçe, nimet külfet dengesi kurmak içindir. Bütçe, zenginden alıp dar gelirliye vermek içindir.

Bütçe, millet için, vatandaş içindir. Bizde ise memur bütçe için çalışıyor; bütçe, çalışandan alıp kimseye vermemek için kullanılıyor.   

Bu bütçe ile vatandaşlarımızdan toplanan vergilerin artırıldığı, sağlık harcamalarında katılım paylarının, ilaç bedellerinin ve tedavi giderlerinin büyük bölümünün vatandaşlarımızın cebinden çıkacağı, memur ve emeklinin yoksulluğa mahkûm edileceği, yaşamın biraz daha zorlaşacağı bir yıla daha başlayacağız.

Bu durumu Türkiye Kamu-Sen olarak kabul etmemiz mümkün değildir.

Bu bütçeye karşı olduğumuzu, bu bütçede memur olmadığını, bu bütçenin de memurun bütçesi olmadığını her yerde dile getiriyoruz.

2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülüyor.

Eğer Tasarı, bu hali ile Komisyondan geçerse bir daha değiştirilmesi mümkün değil.

Eğer Komisyon Tasarıyı bu hali ile onaylarsa memurun idam fermanını imzalamış olacak.

Bu nedenle Tasarıya memur maaşlarına ilişkin bir düzeltme eklenmek zorundadır.

Ardından da bir memur paketi hazırlanarak sözleşmeli personele kadro başta olmak üzere, bayram ikramiyesi, vergi dilimleri, mülakatın kaldırılması, 3600 ek gösterge, yardımcı hizmetliler gibi konular acilen çözülmelidir. 

Biz, bu konuda hazırladığımız mektuplarımızı, ülkemizin her köşesinden Sayın Cumhurbaşkanına, Cumhurbaşkanı Yardımcısına, siyasi partilerimizin grup başkanvekillerine ulaştıracak ve bir çözüm üretilmesini isteyeceğiz.  

Kamu çalışanlarından yana olmayan politikaların bir uzantısı olan 2020 yılı bütçesi, bu haliyle memurun bütçesi olmaktan çıkmış, sinekten yağ çıkarma bütçesi olmuştur.

2020 yılı bütçesi, memur ve emeklinin kurban edildiği bütçe değil, memurun bütçesi olsun diyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Ahmet KANDEMİR

Türkiye Kamu Sen Osmaniye İl Başkanı


PTT'den;
Cumhurbaşkanı R.Tayyip ERDOĞAN'a,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat OKTAY'a,
MHP grup Başkanvekili Sakarya Mv. Levent BÜLBÜL'e,
AKP Grup Başkanı Naci BOSTANCI'ya,
CHP Grup Başkanvekili Engin ÖZKOÇ'a,
İP Grup Başkanı Orhan ÇAKIRLAR'a
gönderilecek olan mektup metni;


Sayın ….. 

2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmektedir. Bütçede yer alan gelir ve giderler üzerinde değişiklik önerileri ise yalnızca Komisyon görüşmelerinde mümkün olmaktadır.  

Malumları olduğu üzere 2020 ve 2021 yıllarında memur ve memur emeklilerine yapılacak maaş zamlarının belirlendiği toplu sözleşme görüşmeleri, 2019 yılının ağustos ayında gerçekleştirilmiş ve uzlaşma sağlanamadığı için konu hakkındaki kararı Kamu Görevlileri Hakem Kurulu vermiştir. Buna göre kamu görevlileri ile emeklilerin sosyal ve özlük haklarında herhangi bir kayda değer kazanım sağlanamadığı gibi 2020 yılı için altışar aylık dönemler halinde yüzde 4’er, 2021 yılı için ise yüzde 3’er oranında zam yapılması karara bağlanmıştır. 

Oysa ki, son aylarına geldiğimiz 2019 yılının tamamı için memur ve emekli maaşlarına enflasyon farkı da dahil olmak üzere yüzde 10,26 zam yapılmışken 10 aylık enflasyon yüzde 10,59 olmuştur. Dolayısıyla yılın on aylık bölümü dikkate alındığında dahi memur maaşları enflasyon karşısında erimiş bulunmaktadır.  Bu erime, kasım ve aralık aylarında ortaya çıkacak her türlü enflasyonla daha da derinleşecektir. Her ne kadar TÜİK yıllık enflasyonun yüzde 8,5’e gerilediğini ifade etse de gerek elektrik, doğalgaz, akaryakıt, gıda, eğitim gibi ailenin zorunlu harcamalarında yaşanan değişim gerekse yeniden değerleme oranlarının yüzde 22,58 olacağı yönündeki açıklamalar, vatandaşın cebine yansıyan enflasyonun TÜİK’in açıkladığının kat be kat üzerinde olduğunu ortaya koymaktadır. Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz yıl da enflasyon yüzde 20,3 olarak gerçekleşmiş ama 2018 yılı içinde memur ve emeklilerin maaşları yalnızca yüzde 14,8 artmıştır. Hal böyle olunca memur ve emeklilerimizin alım gücü yıldan yıla azalmakta, aile bütçesindeki açık her gün biraz daha büyümektedir.      

Enflasyonun toplumsal boyuttaki en olumsuz etkileri hiç kuşkusuz dar ve sabit gelirliler üzerinde görülmektedir. Bugün artık memur ve emeklilerimiz alışveriş yapamaz, en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelmiştir. Ülkedeki gelir dağılımında adaletin sağlanması için en önemli araçlardan bir tanesi benimsenen ücret politikalarıdır. Gelişmeler karşısında ürünlerin fiyatına fahiş oranlarda zam gelirken maaşların yalnızca hedef enflasyona endeksli olarak düzenlenmesi, gelir dağılımını bozacak, ekonomik olumsuzlukların yükünü yalnızca çalışan kesime yükleyecek bir etken olacaktır. Bu çerçevede kamu görevlilerinin ve emeklilerin maaş artışlarının gerçekleşen enflasyon, yoksulluk sınırı, büyüme ve refah payının temel alındığı bir mantık içinde belirlenmesi lüzumludur.    

Bütün bu gerçekler ışığında; 2020 yılı için belirlenmiş olan maaş artışlarının da yetersiz kalacağı şimdiden ortaya çıkmıştır. Bu nedenle kamu görevlilerinin ve emeklilerin mağduriyetini gidermek, enflasyona yenik düşen, temel ve vazgeçilmez harcamalar karşısında eriyen maaşlarını telafi etmek ve kamu görevlilerinin alım gücünü yükseltmek amacıyla Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısında 2020 yılı maaş artış oranlarının ekonomik gelişmeler doğrultusunda revize edilmesi hususunu saygılarımla arz ederim.   

Kullanılan Dövziler,










12.11.2019 01:46
YORUMLAR
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.