Devletin peşkeş çekilecek ekonomik değeri kalmayınca çöken Türkiye ekonomisinden tutun da ilaç ve doktor sıkıntılarının yaşandığı sağlık sektörüne; oradan delik deşik edilen sınırlarımıza, yerle bir olmuş iç güvenliğimize; oradan uluslararası sahada ayaklar altına serilen itibarımıza ve en nihayetinde hiçbir millîliği kalmayan ve hatta eğitim-öğretimin de geçen zaman içerisinde yok edilme derecesine getirildiği Milli Eğitim'e kadar her alanda ülkemiz bir çöküntü içerisindedir. 

Asgari ücretli vatandaşlarımız, emeklilerimiz banka kredileriyle ayakta dururken sadaka zamlarla maaşları eriyen memurumuzun durumu da çok farklı değildir. Bu da yetmezmiş gibi memurumuzun iş garantisine göz dikilmiş, eğitimde taşeronlaşmanın önü açılması seçimden sonraya bırakılmıştır. 

24 Kasımlarda boş vaatlerle ve fedakârlık masallarıyla avutulmak istenen öğretmenimizin şimdi de çalıştığı kurumdan zorla gönderilmesi gündeme gelmiş ve içler acısı bir yönetmelik yayınlanmıştır. 

Geçtiğimiz hafta içerisinde yayınlanan bu Rotasyon Yönetmeliğine göre öğretmenlerimiz aynı eğitim-öğretim kurumunda 8 yıldan fazla çalışamayacak, zorunlu yer değişikliğine tâbi tutulacak. Kademeli olarak 12 yıldan başlanacak olan bu garip uygulama bir kargaşaya sebep olacaktır. 

Öğretmenlerimizin tayin isteme iradesi ellerinden alınmış bulunmaktadır. Evini barkını, evladının okulunu, hayatının düzenini buna göre ayarlayan öğretmenimiz şimdi kilometrelerce uzağa sürüklenmekle karşı karşıyadır. 

Yönetmelik muğlak ifadelerle doludur. Valiliklerce belirlenecek olan ilçe gruplamaları sorunu daha da büyütecek ve öğretmenlerimiz özellikle büyükşehirlerde 50-60 kilometre yol gitmeye mecbur bırakılabilecektir. Küçük il ve ilçelerimizde özellikle meslek öğretmenleri için tercih edilecek yeterli kurum bulunmaması gibi sorunların ise nasıl giderileceği hâlâ gizemini korumaktadır. Tercihlerine yerleşemeyen öğretmenlerin res'en atamalarının gerçekleştirilecek olması durumu daha da vahimleştirmektedir. 

Yandaşlık, sarı sendikacılık alıp başını gidecektir. Kurumların kanunlarla yönetildiğini unutan siyasi iktidar, gücü eline alarak memurumuza karşı bir sopa olarak kullanmak istemektedir.

Öğretmenlerimizi birbirine düşürmek gibi bir gayeyi de barındıran bu rotasyon saçmalığı konusunda kamuoyu yanlış bilgilendirilmektedir. Yıllarca mahrumiyet bölgelerinde çalışmak zorunda bırakılan öğretmenlerimiz üzerinden bu saçmalık halkımıza anlatılmalıdır. Bu rotasyon yıllarca Hakkâri'de çalışan Sınıf Öğretmenimizi Bursa'ya getirmek için değildir. Bu rotasyon yıllardır Ankara'nın diğer ucunda yer alan Şereflikoçhisar'da çalışmak zorunda bırakılan branş öğretmenimizi Çankaya'ya, Yenimahalle'ye getirmek için değildir. Yönetmelikte de buna dair maddeler yoktur. Bu rotasyon yandaşı kayırmaktan, yeni yandaşlar meydana getirmekten başka bir işe yaramayacaktır. 

Kaldı ki bu yönetmeliğin seçimlerden sonra yeniden değiştirilip okul idarecilerine yapıldığı gibi "Öğretmen 4 yılda bir yer değiştirir." Yahut "İlçelerde oluşturulacak komisyonlarda yeterli puanı alamayan öğretmen 4 yılda bir yer değiştirir." gibi bir hâle bürünmeyeceğinin garantisi yoktur. Daha da öteye gidecek olursak "Öğretmen her 10 yılda bir iller arası rotasyona tâbi tutulur." denmeyeceğinin garantisi var mıdır? 

Kıymetli meslektaşlarıma yer değiştirme iradesini iktidara vermemesi gerektiği konusunda ikazda bulunmak istiyorum. 800 bini aşkın öğretmenizi ve ailelerini; öğretmen olmak için üniversitelerimizde okuyan öğrencilerimizi; evlatlarımızın mutlu, huzurlu öğretmenlerimiz tarafından okutulmasını isteyen velilerimizi bu zulme karşı çıkmaya davet ediyorum.

Öğretmenlerimiz, gençlerimiz, velilerimiz AKP baskısına ve zulmüne baş eğmek zorunda değildir. Türk milleti çaresiz değildir. Milliyetçi Hareket Partisi iktidara kadrolarıyla hazırdır. Diyoruz ki gelin rotasyon denen saçmalığı hep birlikte AKP ile birlikte sandığa gömelim.

Öğretmenimizin ihtiyacı olan şey rotasyon değil önce ellerinden alınan itibarının iadesidir. İş güvencesinin elinden alınmak istenmesidir. Sadaka zamlara son verilip enflasyon canavarına yem edilmemesidir. Eşinden ayrı illerde, ilçelerde çalışmak zorunda bırakılmamasıdır. Yüksek lisans, doktora hakkının gasp edilmemesidir. Ek göstergenin 3600'e çıkartılmasıdır. 3 kuruş emekli aylığına mahkûm edildiği için emekli olamaması sorununun giderilmesidir. Stajyer öğretmenin adaylığının kaldırılması için sendikal ve siyasi baskıya maruz bırakılmamasıdır. Öğretmenlerin ve idarecilerin sarı sendika eliyle ve AKP ilçe yönetimlerinin baskısına maruz kalmamasıdır. İktidarın temsilcileri tarafından "Az çalışıp çok para istiyorlar.", "Öğretmene zam verirsek diğer memurlara haksızlık olur.", "Öğretmene zam verirsek bunun faturasını asgari ücretle çalışanların/diğer memurların/vatandaşın sırtına yüklemek zorunda kalırız." gibi tahkir edici ve öğretmeni hedef gösterici rezilce ifadelere maruz kalmamaktır. 

Öğretmenimizin sorunu branş branş daha da artmaktadır. Milliyetçi Hareket tüm bu sonların farkındadır ve bu sorunları çözecek kudrete ve kadroya sahiptir. 

Aziz Türk Milleti ve Kıymetli Öğretmenlerimiz! İşi ehline veriniz, kutsal sözünün ışığında sizi bizimle, Milliyetçi Hareket'le yürümeye davet ediyorum.