• ANASAYFA
• YÖNETİM KURULU
• YAZARLAR
• İNDİRİMLİ İŞYERLERİ
• ÖRNEK DİLEKÇELER
• İLETİŞİM

• HABERLER

Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün "2019 Yılı Temmuz - Ağustos - Eylül Ayları Öğretmenlerin Hizmetiçi Eğitim Faaliyetleri Listesi" konulu 21.06.2019 tarih ve 111928014 sayılı yazılarıyla 2019 yılı Temmuz - Ağustos - Eylül aylarında ekte yer alan hizmetiçi eğitim faaliyetlerinin resen gerçekleştirilmesi ve öğretmenlere gerekli duyuruların yapılması hususunda yetkililere talimat gönderilmiştir.

İşte o talimat;

2019 Yılı Temmuz - Ağustos - Eylül Ayları Öğretmenlerin Hizmetiçi Eğitim Faaliyetleri Listesinde yaz tatilinde yapılacak olan 87 faaliyet bulunmaktadır. Bu faaliyetlerden 49 tanesinin RESEN görevlendirme olacağı diğerlerinin ise MEBBİS başvuru şeklinde olacağı belirtilmiştir.

İşte 2019 Yılı Temmuz - Ağustos - Eylül Ayları Öğretmenlerin Hizmetiçi Eğitim Faaliyetleri Listesi; Listenin tamamı için  tıklayınız.

Halbuki seminerlerde resen görevlendirme konusu geçen yıl şubat tatilinde gündeme gelmiş Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi kapsamında Milli Eğitim Bakanlığına 3595 okulda görev yapmakta olan öğretmenlerden 10175'i hizmet içi eğitim kurs ve seminerlere zorunlu katılması yetkililere bildirilmişti.

Bu konuyu  "MEB, öğretmene zorunlu seminer görevi verecek" haberimizde gündeme getirmiştik. "MEB; Seminerlere katılmada gönüllülük esastır" haberimizde de yer verdiğimiz üzere bakanlık resen görev vermen olmadığını gönüllülük ve başvuru esasına göre görevlendirmelerin yapacağını belirtmiş ve bir ek yazı çıkartarak durumu düzeltmiştir.

Cebri veya Mecburi Çalıştırmaya İlişkin Uluslararası Sözleşmenin "öğretmenler, öğrenciler cebri veya mecburi çalıştırmadan muaf tutulur." hükümlerine, 657 Sayılı Kanununun "Öğretmenler yaz tatili ile dinlenme tatillerinde izinli sayılırlar." hükmü ve izinlerle ilgili maddelerine ve Anayasanın "angarya yasaktır" ve "Dinlenmek, çalışanların hakkıdır." hükümlerine ve Danıştay On ikinci Daire Esas No: 2014/4470 Karar No: 2016/3903 ve 15/06/2016 tarihli kararına göre; Kanun ile Yönetmelik ile getirilmeyen ve normlar hiyerarşisine aykırı olarak yetkililerce; öğretmenler, seminer hizmet içi eğitim vb çalışmalarda kanunen izinli oldukları izin ve tatil dönemlerinde zorunlu/resen görevlendirilemezler.

Tekrar olmaması açısından bu hususları "Rehberlikciler resen görevlendirilemez dilekçe örneği" dosyamızda detaylıca açıklamıştık.

Tekrar vurgulamak gerekirse bu husus  Danıştay On ikinci Daire Esas No: 2014/4470 Karar No: 2016/3903 ve 15/06/2016 tarihli kararındaki; "...öğretmenlerin görev ve sorumlulukları arasında sayılmış olmakla beraber, bu görev ve sorumluluğun mesai saatleri dışında belirlenen herhangi bir zaman diliminde yapılabileceği, davacının da günün hangi saatinde olursa olsun bu görevlendirmeye katılma zorunluluğu olduğu anlamına gelmeyeceği, çalışanların dinlenme hakkının Anayasa ile korunmuş bir hak olduğu, idarenin kişilerin çalışma koşulları ve dinlenme saatlerini göz önüne alarak kurs saat ve tarihlerini belirlemesi gerektiği, yine davacının idareden öğretmenlerin çalışma saatlerini göz önüne alarak uygun bir zaman dilimi içerisinde katılımı sağlaması için de itiraz dilekçesi verdiği ve idareden itiraz dilekçesine cevap beklediği hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının eyleminin, kasıtlı olarak kursa katılmama ve talimatname ile uhdesine verilen işleri kasten yapmamak olarak nitelendirilmesine olanak bulunmadığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında ise hukuki isabet görülmemiştir." hükmüyle de dinlenmenin anayasal bir hak olduğu ve verilecek görevlerin öğretmenlerin çalışma saatleri ve tatil dönemleri göz önünde bulundurularak verilmek durumunda olduğu, mesai saatleri dışında ve tatil dönemlerinde bu katılımın zorunlu tutulamayacağı ve bu sebeple de öğretmene disiplin cezasının tesis edilemeyeceği açıkça ifade edilmiştir.

"İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır." demiş Yunus.

Aynı Yunus; "Behey Yunus sana söyleme derler Ya ben öleyim mi söylemeyince." dermiş. Bu sözleri hatırladıkça eğitim çalışanlarının giderek daha beter ve umutsuz bir hal alan ahval-i pür melal'i karşısında ve anında sık sık söylemekten kendimi alamadığım; "Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil." sözü aklıma geliyor.

Fuzuli'nin her zamanki lirik melankolisinden payını alan, her seferinde bir kez daha hayranlık uyandıran, çaresizliğin en anlamlı ifadesi olan ah'lar ile an'ların olağan buluşmasını anlatan hal-i pür melalimin muhteşem tasviridir. "Sussan olmuyor, susmasan olmaz dil dursa hakim bey, tende can durmaz." mı dersin. Yoksa "Kelimeler şu an kocaman birer yalan, konuşursam seni yakar, susarsam kendime katlanamam." mı dersin ya da "Susmak bazen aslında ne çok şey anlatır!" mı dersin? Susmadık ama yazmaktan usandık fakat MEB ve MEM yetkililerinin ısrarlı bir şekilde bu RESEN metodundan vazgeçmiyorlar.

Ahmet KANDEMİR