28 Mart 2024 Perşembe
Anasayfa > HABERLER > Kadın Hakları Gününüz Kutlu Olsun

Kadın Hakları Gününüz Kutlu Olsun

05.12.2020 00:01 12 14 16 18 yazdır
Allah hiç bir kadının omuzlarına geçim derdi yüklemesin.
Kadın Hakları Gününüz Kutlu Olsun

Türk Eğitim-Sen Osmaniye İl Başkanı Ahmet KANDEMİR, "Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı"nın verilişinin 86. yılı dolayısıyla bir mesaj yayınladı.


Başkan Ahmet KANDEMİR mesajında; 5 Aralık 1934 tarihinde Türk kadınına, hakların en büyüğü olan "Seçme ve Seçilme" hakkı tanınmıştır.  Kadına Fransa'da 1944, Japonya'da 1945, İtalya'da 1946, Arjantin ve Meksika'da 1946, İsviçre'de ise 1971 yılında tam olarak seçme ve seçilme hakkına tanınmasına rağmen; bundan tam 86 yıl önce Atatürk'ün girişimleri ve büyük öngörüsüyle medeni olarak addedilen pek çok ülkeden önce, seçme ve seçilme hakkı kazanan kadınlarımız, ne yazık ki bugün toplumda hak ettikleri değeri bulamıyorlar.


5 Aralık 1934'te ''Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı'' veren yasanın kabul edilmesiyle ülkemizde her yıl bu gün, ''Kadın Hakları Günü'' olarak kutlanıyor.


Kadına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 86. yılını kutladığımız bugün milyonlarca kızımıza eşlerini dahi seçme hakkı tanınmıyor, küçük yaşta evlenmeye zorlanıyor.  Aile içi şiddete, töre cinayetlerine kurban giden kadınlarımızın sayısı her yıl binleri bulurken, yönetim kademelerinde, sivil toplum örgütleri içerisinde, çalışma hayatında kadının adı neredeyse yok. Bu durum dahi birçok toplumdan daha önce seçme ve seçilme hakkı elde etmiş olan kadınlarımızın, 1934'ten bugüne kadar yaşadığı ihmali ortaya koymaktadır. Bir ülkede, getirilen hukuki düzenlemelerin toplumsal yaşama yansıması için toplumsal algının da bu yönde geliştirilmesi gerektiği gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Kadınların hukuki haklarını kullanması için yasal düzenlemelerle birlikte, hukuk kurallarını hayata geçirecek olan bireylerin de yeterli olgunluğa erişmesi ve uygun toplumsal kültürün oluşturulması gerekmektedir. Bu nedenle öncelik mutlaka, evrensel, eşitlikçi bir toplumsal kültür oluşturmak olmalıdır.


Kadını ikinci plana iten toplumlar, kendisini ayakta tutacak dinamiklerden birini kaybettikleri için çökmeye mahkûmdur. "İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?" diyen Atatürk'ün izinden gideceksek, hayatın her noktasında kadınları yüceltmek zorundayız.


Bugün, kadınlarımızı toplumsal hayattan soyutlamaya çalışan, aile içi şiddet uygulayarak adeta kadınları infaz eden, asılsız gerekçelerle kadınlarımıza ikinci sınıf vatandaş muamelesini layık gören, onların erdem ve değerini hala anlayamayan zihniyetlere karşı, tarihimiz ibret verici örneklerle doludur. Kadın ve erkek omuz omuza olduğunda bu toplumu yıkacak hiçbir güç olmayacaktır.


Türk kültürü ve Türk tarihinde kadınlarımızın önemli bir yeri vardır. Türk Milletinin 20. yüzyılın başında verdikleri var olma mücadelesinde Erzurum'da Nene Hatun ve Kara Fatma, Adana'da Hatice Hatun, Gördesli Makbule Hanım,  Gaziantepli Yirik Fatma,  Tarsuslu Kara Fatma, Aydın'da Ayşe Hanım, Edirne'de Kara Fatma,  Osmaniye'de Rahime Hatun, İnebolu'da Şerife Bacı, Kahramanmaraş'ta Bitlis Defterdarının Hanımı, Şavşat'ta Çiçek Nene, Artvin'de Nazlı Nene, Mersin'de Safiye Ünlü, İstanbul'da Asker Saime Hanım, Aziziye'de Name Kadın, Rize'de Fethiye Kartal, Çanakkale'de Nazife Kadın, Kastamonu'da Halime Çavuş gibi niceleri kahramanlıklarının yanında, kahramanlar yetiştirerek Türk tarihinde layık oldukları yeri almışlardır. Millet olarak kadınlarımızın hayatın her alanında etkin rol almalarını desteklemiş, onların bu davranışlarını özendirmiş ve onurlandırmışızdır.


Bugün kadınlarımızı yeniden perde arkasına hapsederek erkek egemen bir toplum yaratma peşinde koşanlar;


Aziziye Tabyası'nın Ermenilerin eline geçmesi üzerine, üç aylık bebeğini emzirdikten sonra, "Seni bana Allah verdi. Ben de O'na emânet ediyorum." diyerek, birkaç saat önce şehit düşen ağabeyinin tüfeğini alıp, vatan savunmasına koşan Nene Hatun;


Oğlu, kızı ve kardeşinin de bulunduğu 35 kişilik müfrezesiyle Sakarya ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ne katılan, Afyon civarında Yunanlılara esir düşen ve yine kendi çabalarıyla kurtulan, sonradan kendisine bağlanan üsteğmenlik maaşını Kızılay'a bağışlayan Kara Fatma lakaplı, Fatma Seher Erden;


Yunanlıların İzmir'i işgal etmesi ile Milli Mücadele'ye katılan, Sakarya Savaşı'nda yaralanan ve tedavisinin ardından müfrezesine geri dönen, binbaşı Ayşe Hanım;


 Temmuz 1920'de Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada askerlerde bir duraksama olunca "Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?" diyen, aynı muharebe sırasında ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit düşen Rahim Hatun;


Kendisinden bilgi almak isteyen Yunanlılara karşı direnirken düşman tarafından Kavakönü Köyü'nde işkence yapılarak öldürülen ve ardından fırında yakılan, Nazife Kadın'ı asla hafızalarından çıkarmamalıdırlar.


Dünya'da ve Türkiye'de demokrasinin gelişmesinde kadınların ve kadınlara sağlanan hakların önemli bir yeri vardır. Hatta kadınların sahip olduğu haklar ülkenin gelişmişlik seviyesinin bir nişanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Modern dünyada kadınların eğitilmesi, eğitilmiş kadınların istihdama katılması, çalışma hayatında yer alan kadınların karşılaştıkları güçlüklerin çözülmesi, milletlerin refah seviyelerinin artmasında büyük bir etkiye sahiptir.

 

Eğitim, öğretim ve bilim hizmetleri kolunun yaklaşık %44'nü kadın çalışanlar oluşturmaktadır. Bu gerçeğin farkında olan sendikamız kadınların çalışma hayatında etkin olmalarını, hak arama mücadelesinde bilinçlenmelerini sendikal harekete katkı sağlamalarını desteklemektedir. Bu durum, sendikamızın, kadın çalışanların talep ve sorunları hususunda daha etkin çalışmalar yapmasını gerektirmektedir.

 

Türk Eğitim-Sen bu amaçla fedakâr bayan arkadaşlarımızın destekleriyle  "Kadınlar ? Anneler Günü" etkinlikleri,  Kadın çalışanların sorunları üzerine çalıştaylar ve kadın kurultayları düzenlemiştir. Bu çalışmalarına da ara vermeden devam edecektir.

 

Kadın çalışanların iş hayatında yer alan diğer çalışanlara göre görevleri birkaç kat daha ağırdır. Çünkü iş dünyasındaki görevlerinin yanında anne ve eş olarak da farklı rolleri bulunmaktadır. Bu nedenle ailelerin sağlam, çocukların mutlu ve toplumların daha huzurlu olabilmesi için doğrudan ve dolaylı olarak bütün çalışanları ilgilendiren, kadın çalışanlara has sorunların özel bir özveri ve gayret ile ivedilikle çözülmesi gerekmektedir. Türkiye Kamu-Sen Konfederasyonu ve Türk Eğitim-Sen, bu hususu hiçbir suretle göz ardı etmeden bu alandaki çalışmalarını bütün zeminlerde yapmaktadır. Bu gayretlere de hem kamu çalışanları hem kamuoyu şahit olmaktadır.

 

Kadın çalışanlara has sorunlar ve bu sorunlar karşısında Türk Eğitim-Sen'in tavrı her zaman ortaya konulmuştur. Kadın çalışanların sorunlarına yönelik yapılan mücadeleler ve bu mücadelelerin hukuki boyutları açıkça ifade edilmiştir. Burada yer alan pek çok kazanım sistemli, ısrarlı ve demokratik yollarla yapılan mücadeleler sonunda elde edilmiştir.

 

Yıllarca eşinin yanında ve ailenin temel direği olarak bulunmuş ve ailenin, ülkenin yönetiminde çok önemli bir fonksiyon yerine getirmiş olan Türk kadını Cumhuriyetle birlikte ve yıllara göre gittikçe artan bir şekilde çalışma hayatında ve toplumsal hayatta yer almıştır. Kadının toplumsal hayata ve çalışma hayatına girmesi ile birlikte çalışma hayatı da farklılaşmış, tabiri caizse çalışma hayatına da kadın eli değmiştir.

 

Çalışma hayatı tüm çalışanlar için zorluklar barındıran bir alandır.  Her çalışanın yaşadığı bu zorlukların yanı sıra bayan çalışanların da kendine has olarak karşılaştıkları ve yaşadıkları sorunlar vardır. Sorumlu, mücadeleci ve hukuk yoluyla pek çok sorunun çözüm merkezi haline gelmiş Türk Eğitim-Sen, kurulduğu günden beri bayan çalışanların yaşamış oldukları sorunlara da kayıtsız kalmamış, bu sorunların çözümü için çalışmalar yapmıştır.

 

Çalışma hayatının karmaşası içinde pek çok sorunla iç içe yaşamak zorunda kalan kadın eğitim çalışanlarının doğum izni ve süt izni gibi kendilerine özel bir takım sorunları ve hakları da bulunmaktadır. Özellikle doğum izni ile ilgili olarak pek çok engel ve sıkıntıyla karşı karşıya kalan bayan eğitim çalışanları temel bir insan hakkı olan bu olaylarla ilgili olarak zaman zaman mağduriyetler yaşamaktadırlar.

 

Türk Eğitim-Sen bu çalışma ile kadın eğitim çalışanlarının çalışma hayatında karşılaştıkları/karşılaşabilecekleri pek çok sorunun çözümüne katkıda bulunacağına inanmaktadır. Sendikal mücadele içinde daha büyük katkılarına ihtiyaç duyduğumuz bayan eğitim çalışanlarının geleceğe daha güvenle bakabilmelerinin ve daha sorunsuz bir çalışma hayatında yer almalarının yolu da sendikal mücadelemize destektir. Bayan eğitim çalışanlarınca bu destek verildiğinde daha güçlü bir mücadele ortaya konulacağı şüphesizdir.


Bu düşünceler ışığında Türk kadınının seçme ve seçilme hakkına kavuşmasının 86. yılını kutlarken, başta ülkemiz olmak üzere dünyadaki tüm kadınların annelik sıfatıyla sahip oldukları kutsiyetin farkına varılmasını ve uğradıkları her türlü haksızlığın son bularak, toplum içinde eşit bireyler olarak yer almalarını ve Allahtan hiç bir kadının omuzlarına geçim derdi yüklememesini diliyorum.


Ahmet KANDEMİR

Türk Eğitim-Sen Osmaniye İl Başkanı

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorinin Diğer Haberleri